16 Aralık 2013 Pazartesi

Yazmak hiç gelmiyordu içinden. ''herşeye kapattım kendimi'' diye düşündü. ''Herhalde sona yaklaşmak üzereyim, sonu görmek üzereyim'' dedi. Acaba hayatında hiç bu kadar sona yaklaştığını hissetmiş miydi? Çocukluğu, dayak yemesi, evlat edinildiğini hayal ettiği anlar aklından bir bir geçti. ''Hayır'' dedi. O zamanlar geleceğe dair umutları vardı, önünde koca bir hayat vardı: Okul, universite ve iş.... Koskoca bir gençlik vardı tüm enerjisyle....''  Gözlerinden sıcak yaşlar süzüldü.Şimdiyse sadece önünde yaşlılığını görüyordu. Sanki hayat okulundan emekli olmuş veya olmak üzere gibiydi. ''ununu elemiş, eleğini asmış' sözü geldi birden aklına. Sanki bu söz onun bu haline yazılmıştı. O kadar çok fırsatlar kaçırmıştı ki hayatında. ''Körlüğümle, yüreğimin körlüğüyle, gönül gözümün körlüğüyle'' dedi. Halbuki muhteşem bir okuldan mezun olmuştu, çok başarılı bir gazeteci olabilecekken.... Paranın açlığıyla, hırsıyla başka hayallerin peşinden koşmuştu. Bugün çok ama çok pişmandı, fakat geri dönüşü yoktu:((( Kendini affedemediği o kadar çok şey vardı ki hayatında. Attığı her adımla, verdiği her kararla gelecekteki çaresizliğini inşa etmişti adeta. Bugünkü hapsinin duvarlarını örmüştü. ''Ne yazık, ben körmüşüm'' diye acıyla fısıldadı. ''Aklım görmüyormuş, duygularım, vahşi duygularım beni yönetiyormuş. Şimdi..... şimdiyse, elimi uzatıyorum düştüğüm kuyudan, çok uzak..... çok derin..... Bağırmaya çalışıyorum, sesim çıkmıyor. Sadece bir fısıltı, ya da bir kedi miyavlaması gibi bir ses çıkardığımı duyuyorum. Beni gören yok mu? Sihirli, güçlü bir el yok mu, elimi kavrayıp beni bu kuyudan çekip çıkaracak?:(((( Cevap veren yok.....

Hayatın bana gönderdiği mesajları okuyamamışım, işaretleri seçememişim, puzzle'ı çözememişim. Başı kesik tavuk gibi, duygularımın esiri bir o yana bir bu yana yalpalamışım diyordu gözlerinden yaşlar akarken. Şu anda yüreğim çığlık atıyor ''Yardım edin, beni kurtarın, lütfen birisi bana yardım etsin''.

Ettiğim bütün dualar cevapsız kaldı, bildiğim bütün dua kapıları yüzüme kapandı. ''Ben ne ettimde bunları çekiyorum'' diye düşündü. Ettiklerim bu kadar mı herkesinkinden daha kötüydü, bunun için mi bunlarla cezalandırılıyorum?  Dünyadaki tek korkak, tek cesaretsiz ben miyim? Acıyla ''Ahhh'' dedi.

Toparlanmayı bekliyorum, tekrar içime o eski gücümün gelmesini bekliyorum derken, işten öğle yemeği için eve gelen kocasının çaldığı kapıyı açmak için ayağa kalktı, kapıyı açtı, kocasına hoşgeldin dedi ve mutfağa yöneldi.  Daha önce pişirdiği, dere otlu pirinci, cacık ve körili tavuğu servis etmek için masayı hazırlamaya başladı,  ruhuyla konuşmayı başka bir güne bırakarak.